SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

KIYAMETİN SIFATI, CENNET VE CEHENNEM BAHSİ

<< 2811 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

63 - (2811) حدثنا يحيى بن أيوب وقتيبة بن سعيد وعلي بن حجر السعدي (واللفظ ليحيى) قالوا: حدثنا إسماعيل (يعنون ابن جعفر). أخبرني عبدالله بن دينار؛ أنه سمع عبدالله بن عمر يقول: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم "إن من الشجر شجرة لا يسقط ورقها. وإنها مثل المسلم. فحدثوني ما هي؟" فوقع الناس في شجر البوادي.قال عبدالله: ووقع في نفسي أنها النخلة. فاستحييت. ثم قالوا: حدثنا ما هي؟ يا رسول الله! قال فقال "هي النخلة". قال فذكرت ذلك لعمر. قال: لأن تكون قلت: هي النخلة، أحب إلي من كذا وكذا.

 

{63}

Bize Yahya b. Eyyûb ile Kuteybe b. Saîd ve Ali b. Hucur Es-Saidî rivayet ettiler. Lâfız Yahya'nındır. (Dedilerki): Bize İsmail (yâni; îbni Ca'fer) rivayet etti. (Dediki): Bana Abdullah b. Dînar haber verdi ki: Abdullah b. Ömer'i şöyle derken işitmiş: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

 

«Gerçekten ağaçlardan bir ağaç vardır ki, yaprağı düşmez. Bu ağaç müslümanın misalidir. Şimdi bana söyleyin, bu ağaç nedir?» buyurdular. Bunun üzerine cemâatin zihinleri kırlardaki ağaçlara takıldı.           

 

Abdullah demiş ki: İçimden bunun hurma olduğu geçti. Fakat (söylemeye) utandım. Sonra cemaat:                                                       

 

— Bize bunun ne olduğunu söyle yâ Resûlallah! dediler. Bunun üzerine :

 

«O hurma ağacıdır.» buyurdu.

 

Abdullah demiş ki: Ben bunu Ömer'e andım da :

 

«O hurma ağacıdır deseydin, benim için filân ve filân şeyden makbul olurdu.» dedi.

 

 

64 - (2811) حدثني محمد بن عبيد الغبري. حدثنا حماد بن زيد. حدثنا أيوب عن أبي الخليل الضبعي، عن مجاهد، عن ابن عمر. قال: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم يوما لأصحابه "أخبروني عن شجرة، مثلها مثل المؤمن". فجعل القوم يذكرون شجرا من شجر البوادي. قال ابن عمر: وألقي في نفسي أو روعي؛ أنها النخلة. فجعلت أريد أن أقولها. فإذا أسنان القوم، فأهاب أن أتكلم. فلما سكتوا، قال رسول الله صلى الله عليه وسلم "هي النخلة".

 

{64}

Bana Muhammed b. Ubeyd El-Guberî rivayet etti. (Dediki): Bize Hammad b. Zeyd rivayet etti. (Dediki): Bize Eyyûb Ebû'l-Halil Ed-Dubaî'den, o da Mücahid'den, o da İbni Ömer'den naklen rivayet etti. (Demişki):

 

Bir gün Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ashabına :

 

«Bana misâli mü'min gibi olan bir ağaç haber verin!» dedi. Bunun üzerine cemâat çölün ağaçlarından birini anmaya başladılar.

 

İhni Ömer demiş ki: İçimden yahut kalbimden bu ağacın hurma olduğu geçti. Bunu söyleyecek oldum, bir de baktım ki, karşımdakiler kavmin büyükleri! Konuşmaktan çekindim. Onlar susunca Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

 

«Bu ağaç hurmadır.» buyurdular.

 

 

64-م - (2811) حدثنا أبو بكر بن أبي شيبة وابن أبي عمر. قالا: حدثنا سفيان بن عيينة عن ابن أبي نجيح، عن مجاهد، قال: صحبت ابن عمر إلى المدينة. فما سمعته يحدث عن رسول الله صلى الله عليه وسلم إلا حديثا واحدا. قال: كنا عند النبي صلى الله عليه وسلم. فأتي بجمار. فذكر بنحو حديثهما.

 

{m-64}

Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe İle İbni Ebî Ömer rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Süfyan b. Uyeyne îbni Ebî Necih'dan, o da Mücâhid'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş) : İbnû Ömer'le Medine'ye doğru arkadaşlık ettim. Ama onu Resulullah (Sûllallahu Aleyhi ve Sellem)'den bir hadîsden başka hadîs rivayet ederken işitmedim. (Dediki):

 

Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanında idik. Kendisine hurma özü getirildi... Ve râvî hadîsi yukarkilerin hadîsi gibi nakletmiştir.

 

 

64-م 2 - (2811) وحدثنا ابن نمير. حدثنا أبي. حدثنا سيف. قال: سمعت مجاهدا يقول: سمعت ابن عمر يقول: أتي رسول الله صلى الله عليه وسلم بجمار. فذكر نحو حديثهم.

 

{m-64-2}

Bize İbni Numeyr de rivayet etti. (Dediki): Bize babam rivayet etti. (Dediki): Bize Seyf rivayet etti. (Dediki): Mücâhidi şöyle derken işittim. Ben İbni Ömer'i: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e hurma özü getirildi... derken dinledim.

 

Ve râvî yukarkilerin hadîsi gibi anlatmıştır.

 

 

64-م 3 - (2811) حدثنا أبو بكر بن أبي شيبة. حدثنا أبو أسامة. حدثنا عبيدالله بن عمر عن نافع، عن ابن عمر، قال:

 كنا عند رسول الله صلى الله عليه وسلم. فقال "أخبروني بشجرة شبه، أو كالرجل المسلم. لا يتحات ورقها".

قال إبراهيم: لعل مسلما قال: وتؤتي أكلها. وكذا وجدت عند غيري أيضا. ولا تؤتي أكلها كل حين.

قال ابن عمر: فوقع في نفسي أنها النخلة. ورأيت أبا بكر وعمر لا يتكلمان. فكرهت أن أتكلم أو أقول شيئا. فقال عمر: لأن تكون قلتها أحب إلي من كذا وكذا.

 

{m-64-3}

Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Usâme rivayet etti. (Dediki): Bize Ubeydullah b. Ömer, Nâfi'den, o da İbni Ömer'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş):

 

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanında idik:

 

«Bana müsiüman bir adamın benzeri yahut müslöman bir adam gibi bir ağaç haber verin, o ağacın yaprakları dökülmez.» buyurdular.

 

İbrahim demiş ki: Umulur ki Müslim, meyve verir de, dedi. Başkasının nüshasında da : Her zaman meyve vermez, şeklinde buldum.

 

îbni Ömer demiş ki: Bu ağacın hurma olduğu içimden geçti ama Ebû Bekr'le Ömer'in konuşmadıklarını gördüm. Ben de konuşmaktan yahut bir şey söylemekten çekindim. Müteakiben Ömer: Onu söylemiş olsaydın, benim için filân ve filân şeyden daha makbul olurdu, dedi.

 

 

İzah:

Bu hadîsi Buhari «Kitâbu'l-İlmin» üç yerinde, bir de «Buyu'», «Etime» ve «Edeb» bahislerinde tahric etmiştir.                                  

 

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in hurmayı müslümana benzetmesi hayrının çokluğu, meyvesinin güzelliği ve devamı itibariyledir. Çünkü hurmanın yemişi çıktığı günden kuruyuncaya kadar devam üzere yenir. Kuruduktan sonra da ondan birçok faydalı şeyler yapılır. Odunundan, yapraklarından ve dallarından da istifade edilir. Hattâ çekirdeği de hayvanlara yem olarak verilir. Hâsılı hurmanın her şeyi faydalıdır. Nitekim mü'min de ibâdetleriyle, güzel ahlâkı ile, namazı, orucu, zikri, sadakası vesâiresiyle bunun gibidir. Aralarındaki sahih vech-i Şebeh budur. Bazıları benzeme yönünün tepesi kesildiği vakit, insan gibi ölmesi olduğunu söylemişlerdir. Başka ağaçlar böyle değildir. Onlar tepeden kesildiği vakit kurumazlar.

 

Cummâr: Hurma özü, demektir. Bundan murad; hurmanın başından çıkan sığır dili gibi, beyaz ve yumuşak bir şeydir. Arablar bunu yerler.

 

Anlaşılıyor ki, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in suâli karşısında ashab-ı kiramın her biri kırlarda yetişen ağaçlardan bîrini düşünmüş, bunun hurma olacağı kimsenin aklına gelmemiştir.

 

Son rivayette zikri geçen İbrahim, îmam Müslim'in arkadaşı İbrahim b. Süfyan'dır. Bu zatın ve başkalarının Müslim'den rivayet ettikleri hadîsde: «Yaprakları düşmez, her zaman meyve de vermez.» denilmiştir. Başka rivayetlerde: «Her zaman meyve verir...» denildiği için İbrâhim b. Süfyan buradaki rivayeti müşkil görmüş ve: «Umulur ki, Müslim her zaman meyve verir, demiştir.» diyerek, bu suretle hatanın kendinde ve hadîsi: «Her zaman yemiş vermez.» şeklinde rivayet edenler de olacağına işaret etmiştir. Fakat Kaadî lyâd'la diğer imamlardan bazıları hadîsde hata olmadığını, İbrahim b. Süfyan'ın burada vehme kapıldığını söylemişler, hadîsi Bubârî'nin de nefiy edatı olan «Lâ» ile rivayet ettiğini hatırlatmışlardır. Onlara göre Nefıy edatı «lâ» «tü'tî» fiiline değil, mahzufa müteâlliktir. Cümlenin takdiri şöyledir: «Bu ağacın ne yaprakları düşer, ne de ona bir şey arız olur. Meyvesini de daima verir.» Yalnız râvi matufları zikretmemiştir,